05 Ocak 2015 00:54

BHH’nin Kürt sorunuyla imtihanı!

BHH’nin Kürt sorunuyla imtihanı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başını ÖDP, KP, HTKP, EHP, TKP 1920 gibi partilerin çektiği ve Ekim ayında kuruluşunu ilan eden Birleşik Haziran Hareketi (BHH), 27-28 Aralık’ta Türkiye Meclisi toplantısını gerçekleştirdi. KCK Yürütme Konseyi üyesi Duran Kalkan’ın ÖDP ve dolayısıyla BHH’ye yaptığı ittifak çağrısı, gözlerin bu toplantıdan çıkacak kararlara çevrilmesine neden olmuştu. ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, bu toplantıda yaptığı konuşmada Kalkan’ın HDP ile ittifak çağrısı konusunda “Kalkan’ın çağrısı bazı kaygılara yol açmış. BHH içten ve samimi bir harekettir. Anca beraber, kanca beraber. Seçimlerde de ne yapacaksak, hep birlikte yapacağız” değerlendirmesini yapmıştı. Bu toplantının sonuç bildirgesinde Kalkan’ın çağrısına yanıt verilmesi bir tarafa, Kürt sorununun adı bile geçmiyor. BHH’nın 19 Ekim’deki kuruluş bildirgesinde Kürt sorununun çözümünden söz edilirken genel meclis bildirgesinde “İnsanların milliyetine, dinine, mezhebine göre yargılanmaması” gibi genel ifadeler yer alıyor.

BHH’yi oluşturan sol çevreler, Gezi-Haziran direnişinin birikimini ileriye taşımak ve bu direnişin tamamlayamadığı hedefi tamamlamak, yani AKP’yi devirmek için bir araya geldiklerini söylüyorlar. Burada BHH’nin Gezi-Haziran direnişinin birikimini ne kadar temsil ettiği tartışmasına girmeyeceğiz. Ancak Haziran Direnişi sürecinde en çok tartışılan konulardan biri, Kürt hareketinin bu direnişe mesafeli yaklaşımıydı. Gerçekten de Kürt hareketi içinde o zaman yeni başlayan ‘çözüm süreci’nin AKP’siz sürdürülemeyeceği kaygısıyla birleşen bu direnişe uzak durma tutumu öne çıkıyordu. Daha sonra Öcalan, KCK ve Demirtaş tarafından yapılan açıklamalarla bu tutum eleştirildi. Nihayetinde Gezi-Haziran Direnişi eğer ‘hedefini tamamlayamamış’ ise bunda bu direnişin Kürdistan’a yayılmasının ve Kürt hareketiyle birleşmesinin sağlanamamış olması önemli bir rol oynadı.

Bugün BHH, bu direnişin mirasçısı olma iddiasıyla karşımıza çıkmış bulunuyor. Kürt hareketi Duran Kalkan üzerinden “Ülkeyi AKP felaketinden kurtarmak için HDP, ÖDP, EMEP başta olmak üzere tüm demokratik güçleri seçim ve eylem birliği yapmaya” çağırıyor. Alper Taş, bu çağrının bazı kaygılara yol açtığını söylüyor. ‘Fakat BHH’nin bazı bileşenlerinin ittifak çağrısı ile ilgili değerlendirmelerine bakıldığında bu kaygının Kürt sorununda geçmişten gelen, yani yabancısı olmadığımız yaklaşımlardan kaynaklandığını görüyoruz. KP’den Kemal Okuyan, “Kürt hareketinin doğrultu ve felsefesinin solun olmazsa olmazları ile örtüşmediğini” söylüyor. Eski TKP’nin diğer devamcısı HTKP’den Onur Emre Yağan’a göre Kürt hareketi “AKP’nin muhatabı ve yer yer işbirlikçisi” iken Haziran Hareketi ise “koşulsuz düşmanı”dır. Akademiysen Güven Gürkan Öztan ise, BirGün’de yazdığı yazısında “Çözüm süreci kamuoyuna yönelik büyük bir yanıltmadan ibarettir ve bu yanıltmanın bir yanında AKP varsa diğer yanında da İmralı ve Kürt siyasi hareketi durmaktadır” değerlendirmesini yapıyor. Ardından da Kürt hareketinin amacının sadece AKP’yi sıkıştırmak olduğunu, kendilerinin ise AKP’siz bir Türkiye istediklerini belirtiyor.

Görüldüğü gibi dün Kürt hareketini Haziran Direnişini yalnız bırakmakla eleştiren ve bugün Haziran Direnişinin mirasçısı olduğunu söyleyenler, Kürt hareketinin ittifak çağrısını karşılıksız bırakmak için kırk dereden su getiriyorlar. Maalesef Kürt hareketinin masada AKP-devletin karşısında oturmaya devam etmesinden işbirlikçilik çıkaracak kadar sığ ve bu sürecin sadece Kürt hareketinin değil; ülkedeki emek ve demokrasi güçlerinin de siyaset yapma zeminini nasıl genişlettiğini göremeyecek kadar siyasi körlük içindeler. Burada Lenin’in eğer sosyalist bir çözümden söz etmiyorsak, emperyalizm koşullarında sadece ulusal sorunun değil, siyasal demokrasinin bütün taleplerinin ancak kısmen ve çarpıtılmış olarak uygulanabileceğini ama bu durumun sosyalistlerin bu talepler için acil ve kararlı bir mücadele vermesi zorunluluğunu ortadan kaldırmadığı vurgusunu hatırlatmak bir işe yarar mı, bilmiyoruz!

Kürt hareketinin çağrısı oldukça nettir ve BHH’nin temel hedef olarak gördüğü AKP’ye karşı bir ittifak çağrısıdır. Tek adam-tek parti düzenini bize dayatan AKP-Erdoğan’a  karşı halkların-emekçilerin eşit haklara dayalı demokratik-laik bir gelecek ve insanca yaşam mücadelesi bakımından Roboskî’den Haziran Direnişine ve Soma’dan Kobanê direnişine kadar önemli bir mücadele birikimi ortaya çıkmıştır. Bugün bu birikimin bir mücadele birliğine dönüştürülmesinin önündeki en önemli engel, kimi sol-‘sosyalist’ çevrelerin Kürt sorununda ulusalcı-sosyal şoven yaklaşımlarının devam etmesidir. Ve bu konuda BHH’nin rengini Kürt hareketinin çağrısına vereceği yanıt belirleyecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa